23 Mayıs 2010 Pazar

MİTLERE DEĞİL GERÇEKLERE İNANIN



Soya etinin kırmızı etten daha sağlıklı olduğu efsanesine inanıyorsanız yanılıyorsunuz. İşte dillerden düşmeyen sağlık mitlerinin arkasında yatan doğrular.


Bazı mitlerin iddia mı gerçek mi olduğunu belirlemek kolaydır. Örneğin dünyanın bir öküzün boynuzlarında durmadığına kesin olarak ikna olmak için mavi gezegenimizin uzaydan çekilen bir fotoğrafını görmek yeterlidir. Öte yandan, kaynağını batıl inanışlardan değil de bilimsel gerçeklerden alıyormuş gibi görünen bazı mitleri ayırt etmek daha zordur. Eğer bu mitleri kılavuz edinirseniz sonuçta sağlığınıza zarar vermeniz bile mümkündür. Buna tipik bir örnek antrenman öncesi yapılan statik esneme hareketleridir.


 Yıllarca pek çok sporcu bu hareketin faydalı olduğunu düşünerek egzersiz öncesinde bunları uyguladı. Ne var ki, sakatlıklar başlarından eksik olmadı ve araştırmalar da statik esnemenin faydalı olmadığını ortaya çıkardı. Neyse ki, Men’s Health var. Bizim varlık nedenimiz tıpkı bir zamanlar Kopernik’in yaptığı gibi dünyayı farklı bir bakış açısıyla görmenizi sağlamak. İşte sağlığınız konusunda bugüne kadar doğru bildiğiniz yanlışlar.

MİT 1: Meme kanseri, kadın hastalığıdır
Yanlış! “Erkeklerde meme dokusu yoktur, dolayısıyla meme kanserine de yakalanmayız” diye düşünüyor olabilirsiniz. Ne var ki, meme kanseri bizi de vuruyor. Erkeklerde görülen tüm kanserlerin 1000’de ikisini meme kanseri oluşturuyor. Her 100 meme kanseri vakasından 2’si erkek hastalarda görülüyor. “En büyük problem, pek çok erkeğin ve hatta pek çok doktorun meme kanserini fark edememesidir. Kadınlar yumruları hemen fark ederken, erkekler bunları tamamen gözden kaçırabiliyor” diyor Teksas Kanser Merkezi’nden meme onkolojisi profesörü Sharon H. Giordano. Kendi göğüslerini yoklamak gibi bir huyları olmayan erkekler, hastalığın en önemli üç risk faktöründen de bihaber görünüyor: 1-Yaş (60 yaşın üzerinde olmak) 2- Kalıtım (hastalığa yakalanan kadın ya da erkek akrabalarının bulunması) ve 3-Obezite (fazla kilolar erkeklerin hormon seviyelerini altüst ediyor).

Gerçeğe çağrı: Üç risk faktöründen birinin bulunması bile, 3 ayda bir kendi kendinize hızlı bir test yapmak için yeterli nedendir. “Duş sırasında meme uçlarının altından başlayarak tüm göğsünüzü parmaklarınızla muayene edin ve herhangi bir yumruya rastlayıp rastlamadığınıza dikkat edin. Elinize bezelye büyüklüğünde küçük ve sert bir yumru gelirse doktorunuza danışmalısınız” diyor Giordano. Ayrıca yumru olsun, olmasın meme ucundan herhangi bir akıntı ya da kan gelmesi durumunda derhal erkek meme kanseri konusunda uzman bir doktora görünün.

MİT 2: Soya eti, kırmızı etten sağlıklıdır
Problemimiz şu: Her tür soya ürününün (tofu da dahil) içerisinde bitkisel östrojenler bulunur. Vücudumuzda bir miktar kadınlık hormonu bulundurmakta hiçbir sakınca olmasa da, bu hormonun bitkisel versiyonunu tüketmek hiç sağlıklı değildir. Avustralyalı araştırmacılar, soya yönünden zengin bir beslenme programı uygulayan erkeklerin testosteron düzeylerinin, et yiyen erkeklere oranla çok daha düşük olduğunu buldu. Ayrıca Journal of the American College of Nutrition adlı bilimsel yayında yer alan bir araştırmanın sonuçlarına göre yağsız dana eti tüketimi, LDL (kötü kolesterol) düzeyini düşürürken, HDL (yararlı kolesterol) düzeyini ise yükseltiyor.

Gerçeğe çağrı: Soya eti yerine kırmızı et yemek sağlığınız için kesinlikle daha iyi olacaktır ama bulabildiğiniz en yağsız dana etini seçmek şartıyla. Yağsız et, Türk mutfağında genellikle kuru ve tatsız olarak tanımlanır. Ancak sağlığın damak tadının önüne geçtiği durumlar vardır ve emin olun kırmızı et seçimi de bunlardan biridir.

MİT 3: Ginko bloba hafızanızı geliştirir
Bazı tıbbi çalışmalarda beyin işlevlerini geliştirdiği keşfedilen Ginkgo Biloba bir çeşit akıl hapı olarak ün kazandı. Bu son derece popüler bitkisel besin takviyesi gerçekten de Alzheimer hastalarında işe yarıyor. “Ginkgo Biloba’nın sağlıklı insanların bellekleri ve bilişsel yeteneklerine herhangi bir şekilde etki ettiğine dair hiçbir bilimsel kanıt bulamadık” diyor Güneybatı Vermont Tıp Merkezi’nin yöneticisi Profesör Paul R. Solomon. Söz konusu araştırmanın Journal of the American Medical Association’da yayımlanan sonuçlarına göre Solomon’un ekibi 6 hafta boyunca Ginkgo Biloba alan insanları gözlemledi ve öğrenme, bellek ve dikkat üzerine yapılan 14 testin hiçbirinden daha iyi sonuçlar alamadıklarını buldu.

Gerçeğe çağrı: Derhal rahat bir kanepe bulun ve on dakika kestirin. Avustralyalı bilim adamları, on dakika gözlerini kapatıp kestiren insanların, daha iyi konsantre olabildiğini ve daha isabetli bir belleğe sahip olduklarını keşfetti. On dakikalık kanepe molasından sonra hâlâ üzerinizde sersemlik mi hissediyorsunuz? Doktorunuza danışın. Belki, birçok insanın uyku kalitesini düşüren uyku apnesinden muzdarip olabilirsiniz.

MİT 4: Kalp sağlığınızı sadece kardiyo çalışması korur
Kim ne derse desin, ağırlık çalışması, vücudunuzu koroner hastalıklara karşı da korur. Harvard Üniversitesi’nin 2003’te, 44 bin erkek üzerinde yürüttüğü bir araştırmanın sonuçlarına göre haftada en az bir kez 30 dakika ağırlık antrenmanı yapan erkeklerin kalp krizi geçirme riski, hiç ağırlık çalışmayanlara oranla yüzde 23 azaldı. “Ağırlık antrenmanı, kas kütlenizi artırır ve metabolizmanızı hızlandırır. Böylece kalp hastalığı riski de azalır” diyor araştırmayı yürüten ekipten Prof. Mihalea Tanasescu.

Gerçeğe çağrı: Eğer ömrünüzü uzatmak için antrenman yapıyorsanız, nabız atışını uzun süre yüksek düzeyde tutan egzersizleri tercih etmelisiniz (bunu sağlamanın yollarından biri de süper set antrenmanıdır).

MİT 5: Antibakteriyel sabun, bakterilere karşı daha etkilidir
Antibakteriyel sabun sözünü duyduğunuzda gözünüzün önüne tankları parçalayan anti-tank füzeleri gelebilir ama aslında bu sabunlar bakterilere karşı klasik beyaz kalıp sabunlardan daha etkili değildir. ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından finanse edilen bir araştırmada 222 ev hanımına (kim daha iyi bilebilirdi ki?) ellerini antibakteriyel sabunla mı, yoksa sıradan sabunla mı yıkadıkları sorulmuş. Daha sonra kadınların ellerinden bakteri örnekleri alınmış ve iki grup arasındaki sonuçlar tamamen aynı çıkmış: “Antibakteriyel sabunların fazladan hiçbir faydasının olmadığını bulduk” diyor araştırmayı yöneten Prof. Elaine Larson. Daha da endişe verici olan şu ki, ellerinizi sürekli olarak antibakteriyel sabunlarla yıkamak, bakterilerin sabunun içindeki antibakteriyel içeriğe karşı dirençli hale gelmesini sağlıyor ve aslında kaş yapacağım derken göz çıkarıyor.

Gerçeğe çağrı: Klasik sabunla da bakteri katliamı yapabilirsiniz. Aceleci olmayın yeter. ABD Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Merkezi, en az 15 saniye boyunca ellerinizi sabunla ovalamanızı öneriyor. Ayrıca tırnaklarınızın altında kalan bölgeye de özel bir dikkat göstermeniz gerekiyor, çünkü bakterilerin çoğu bu bölgeye yerleşiyor. Ellerinizin görünür şekilde kirli olduğu durumlarda, alkol bazlı dezenfektanlar kullanmanızı öneriyoruz.

Akla zarar gerçekler
Bazı sağlıklı kalma stratejileri, gerçek olamayacak kadar garip görünür. İşte kulağa deli saçması gibi gelen ama bilimsel deneylerle kanıtlanan üç yöntem:

Bitlerden kurtulmak için sarımsak
Arjantinli araştırmacıların, saçları bitlenen 50 denek üzerinde yaptığı araştırmada, saçlarına sarımsak ezmesi sürülen deneklerin kafalarındaki bitlerin yüzde 96’sı sadece 15 dakika içerisinde öldü. Piyasada bulunan bit ilaçlarından hiçbirisi, bit katliamı yapmak konusunda sarımsak kadar başarılı olamadı.

Kalp hastalığına karşı votka
Romanyalı bilim adamları 60 kalp hastasını günde 30 gram (yaklaşık bir likör bardağı) votkayla tedavi etmeyi denedi. Araştırmanın başındaki Dumitru Zdrenghea; “Votka tedavisi,
kalp hastalığında kullanılan pahalı ilaçların yaptığı işin neredeyse aynısını başardı” diyor. Zdrenghea, kalp hastalarına günde bir ‘shot’ votka öneriyor.

Zehirli örümcek ısırığına karşı şok tabancası
Dr. Stan Abrams, yaptığı bir deneyde öldürücü zehire sahip böceklerin (örneğin zehirli karadul örümcekleri) ısırıklarını modifiye edilmiş bir elektrik şoku tabancasıyla tedavi etmeyi başardı. Abrams, ısırık yarasına yöneltilen 26 bin voltluk elektrik akımının, zehirli enzimlerin kimyasal yapısını tahrip ettiğini söylüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder